Marie Lu' nun okuduğum ilk serisi Warcross olmuştu. Kitaplarında dil sanatı yapma çabasından çok olaylara odaklandığını bu seride de hissetsem dahi bu yazarın kitaplarına karşı bir yakınlık duymayı kesemiyorum. Karakterlerini bir şekilde sevdirmeyi başarıyor ve bunu yaptığının gayet farkında olarak o karakterleri öldürüyor. Okuyucunun canını nasıl yakacağını bilmesiyle birlikte şuana kadar Warcross ve Efsane serilerinde ortak olarak karşılaştığım ve çok sevdiğim bir yön de ana karakterlerin kendinden emin, duruşları sağlam, güçlü ve zeki karakterler olması. Bu zeka karaktere biraz kendini beğenmişlik katıyor gibi görünse de aslında karakterimiz nerede durması gerektiğini, sınırlarının neler olduğunu ve nelerle başa çıkamayacağını çok iyi biliyor.
Ama Efsane' de tek bir karakter yok. Kitap birincil şahıs anlatımına sahip olmakla birlikte olayları 2 farklı kişiden sırayla görüyoruz. Ana karakterlerimiz Day ve June, sırasıyla kendi hayatlarından kesitler ve kendi düşüncelerini gözler önüne sererek anlatıyor olanları. Güç ya da zeka konusunda da birbirlerinden aşağı kalır yanları yok. Kitapta beni rahatsız eden tek bir şey var, o da bu ana karakterlerimizin 15 yaşında olması. Anlatılanları yaşıyor olmak için çok genç gibi görünüyor olsalar da yaşadıkları Dünya' nın mevcut durumu göz önüne alındığı zaman ve ne kadar zeki oldukları düşünüldüğü zaman görmezden gelinebilir tabi. Bu Dünya' nın acımasız olması yüzünden hiçbir çocuğu, çocuk gibi davranırken göremiyoruz zaten ama bu çocukların ne kadar zeki olduğunu söylerken hiç abartmıyordum ve zekanın olgunluğu da beraberinde getirdiği bir gerçek. Yine de onların yaşındaki birinin sahip olması gerektiğinden çok daha büyük bir olgunluğa sahip oldukları için okurken aklımda 15 değil de 17-19 yaşlarında canlandıkları çok oldu.
Kitaptaki distopyada ABD yıkılmış yerine Amerika Cumhuriyeti adı verilen bir oluşum kurulmuştur. Cumhuriyet 10 yaşına gelen çocukları bir "Deneme" ye tabi tutar ve aldıkları puanlara göre okulları, işleri, gelecekteki yaşamları, kısaca yapacakları ve olacakları her şey Cumhuriyet tarafından, Cumhuriyet' in lehine olacak şekilde belirlenir. Evet ülkenin adının Cumhuriyet olması oldukça sarkastik bir şaka gibi duruyor. Hikayemizde June bu Deneme' den tam puan alan tek kişi olup Cumhuriyet' in gözdesi bir savaşçı şeklinde yetiştirilirken Day de ülkenin en çok aranan suçlusudur. Tabii ki bu ikilinin yolları kesişecek ve böylesi bir devletin, zaten olmasa şaşırtacak gizli sırları ortaya çıkmaya başlayacaktır. Aklıma takılan ufacık minicik bir soru da June' un bu zamana kadar bu devletin işleyişinde bir sorun olduğunu nasıl düşünemediği? Ülkenin en zeki insanı, bir deha olarak anılan birisiyken bu işleyişte aslında bir terslik olduğunu herkesten önce o fark etmeliydi çünkü. Ama June ülkenin zengin kesimlerinde büyümüş, abisi de askeriyede kısmen yüksek rütbeli bir asker olarak çalışmaktadır. Tüm hayatını iyi bir rütbeye atanıp Cumhuriyet' e hizmet etmeye adamıştır. Fakir yaşamları yakından görmemiş, her şey kendisi için güllük gülistanlık giderken bir sorun olup olmadığını sorgulamamıştır. Bunca yıl her şeyin sorunsuz işlediğine ve sistemin mükemmelliğine bu kadar inanmışken bir anda devletin aslında kimsenin bilmesini istemediği ve insanlık suçu olan şeyler yapacağına inanmak da istemedi doğal olarak.Nitekim her şey ortada iken yeterli kanıtı elde ettikten sonra June' un da inanmaktan başka çaresi kalmayacak.
Kitapta sanırım sürpriz etkisi yaratması gereken birkaç şey var ama hiçbiri beni şaşırtmadı. Aslında gayet tahmin edilebilir ögeler birçoğu çünkü okuyucu olayları 2 kişinin gözünden görme şansını yakaladığı için ihtiyacı olan tüm kanıtlara sahip oluyor. Ayrıca kötü olan herkes de hikayeye girdikleri ilk andan itibaren gayet rahatsız edici ögeler oluyorlar, ki anlaşılacağı üzere devletle bağlantılı herkes kötü görünüyor şuan.
ÖNERİR MİYİM?
Evet, şuana kadar en çok eğlendiğim kitap olmayabilir ama kesinlikle sürükleyici ve bu işin sonunu görmek istiyorum. İlginç bir kurgu olmakla olmakla birlikte benim gözümde olası bir geleceği de yansıtıyor bu hükümet yönetimi. Kendi ülkemi kast ettiğimden mi başka bir ülkeyi mi ben de bilmiyorum ama ileri bir tarihte, benim kesinlikle göremeyeceğim bir gelecekte sadece isminde Cumhuriyet geçen ülkelerin, halkı diktatörce yönetmesi ve sürekli açgözlü bir şekilde toprak için savaş açması, halkı manipüle etmesi, insanların artık kendi yaşamları üzerinde söz sahibi olmaması çok da olasılık dışı bir fikir gibi gelmiyor bana ne yazık ki. Kitabı 2 günde bitirdim ve serinin devamını okuyorum şuanda. Biraz depresif bir atmosferi olmasına rağmen gerçekten devam etmeye de teşvik edici bir yapısı var serinin.
Keyifli okumalar.
Yorumlar
Yorum Gönder