(Spoilerlı) Başmeleğin Öpücüğü İncleme


Puanım: 6/10
Başmeleğin Öpücüğü daha durağan geçiyor diyebileceğimiz olayları içeriyor. Büyük bir olaydan ziyade daha küçük birkaç olay ele alınmış gibi ama ileride gerçekleşecek büyük olaylara da zemin hazırlanmış. Bu kitaptaki ana ve en önemli olay Lijuan' ın balosuydu ama Barınak' ta gerçekleşen şiddet eylemleri de uzun vadede önemli şeyler oluşturacak sonuçlar doğurabilir. Neha' nın kızını kaybetmesiyle Neha' nın meclisteki davranışlarında farklılık görülürse bu bizi olumsuz etkileyebilir. Ama şimdilik pek de üstünde durulmadığından ötürü ben de es geçiyorum bu konuyu.
Şimdi kitapla ilgili beni rahatsız eden şeylerden bahsedeceğim. Çok fazla karakter, çok fazla isim var ve hepsi bir anda ortaya çıktığı zaman bu kadar fazla karakterin ortada dolaşması kafamı karıştırıyor. Bir noktada sadece isimlerini okuyordum ve kimin vampir kimin melek olduğunu bile bilmiyordum ve "O başmelek miymiş?" tepkisi verdiğim karakterler bile oldu.
Ayrıca bazı olaylarda çok fazla tekrara düşülmüş. Bunun sebebini tahmin edebilsem de bir nebze rahatsız edici olduğu gerçeğini değiştirmiyor bu. Tahminimce yazar ana karakterler arasında ilişki gelişiminin her safhasını detaylandırmak istemiş, ve Elena' nın bir melek olarak ilk uyandığı andan itibaren nasıl aşama aşama güçlendiğini göstermek istemiş ama bir noktada bu sürekli olarak Elena' nın eğitimlerini, kabuslarını, avlarını izlediğimiz bir tekrara dönüşmüş. Barınak' taki şiddet eylemlerini çözmek için avcı yeteneklerini kullanıyor, eğer soruşturmada değilse dövüş ya da uçuş eğitimi alıyor ve Elena' nın kabuslarına musallat olan ölü aile bireyleri ilk kitaptakinden çok daha sık bir şekilde aklına geliyor. Çok daha sık bir şekilde derken bir noktada sürekli aynı sahneyi tekrar izliyormuş hissi yaratacak kadar sık. Kitabın bazı şeyleri çok sık tekrarladığını anlatırken ben de tekrara düştüm burada.
Bunların dışında kitaptan zevk aldım, ama tabii ki asıl heyecan henüz başlamadı çünkü daha önce belirtmiş olabilirim; ülkemizde henüz sadece 4 kitap çevrilmiş olsa da çok uzun bir seri ve bu kadar çok kitabın bu kitaptaki gibi minik tekrara düşmelerden ziyade uzun vadede rahatsız edici bir etki yaratmaması için kitaplardaki olaylar 4-5 kitaplık serilere kıyasla, doğal olarak, daha yavaş ilerliyor. Ben hızlı hızlı çok fazla olay görmeye alışık olduğum için birazcık daha akıcı olmasını istesem de daha önce hem çok fazla olay yaşatıp hem de çok uzun bir seri yaratmaya çalıştığı için kurguda çıkmaza girip saçmalamaya başlayan yazarlar gördüm, o yüzden olay akışının yavaş olmasından şikayet etmeyeceğim. Ayrıca serinin bazı kitapları seride fazlaca karşımıza çıkıp geçmişlerini bilmediğimiz karakterleri daha iyi tanımamıza yönelik diye duymuştum. Dün 4. kitaba başladım ve sanırım 4. kitap o kitaplardan birisi. Dmitri' ye ve onun geçmişine odaklanmış gibi duruyordu kitap. Özellikle Raphael ve Elena şehir dışındayken şehrin yönetimi Dmitri' de olduğu için hem yaşanan diğer olaylarla paralel bir zaman çizgisinde gerçekleşenleri görüp hem de Dmitri' ye odaklanma fırsatı buluyoruz. Benim hoşuma gitti.
ÖNERİR MİYİM?
Serinin diğer kitapları da olduğu için evet, ama kitap tek başına önereceğim ya da en azından mutlaka okuyun diyeceğim bir kitap değildi. Daha çok boş zamanı olanların okuyabileceği bir kitaptı...

Bu sefer biraz kısa bir yazı olduğunun farkındayım ama seriyi çok sevsem de çok fazla şey anlatamıyorum. Anlatımda tıkanıp ilk incelemede söylediklerimi söylemektense incelemeyi kısa tutmayı tercih ettim. 2 hafta sonra okuluma döndüğüm zaman yeni kargomu alacağım ve o zaman çılgınlar gibi okuyup yeni incelemeler yazmaya girişeceğim ama şimdilik elde olanla idare etmek zorundayım. Bu seriyi sevmediğim için söylemiyorum bunu ama şuan okumak için iple çektiğim bir yığın kitap başka bir şehirde beni bekliyor ve onlara kavuşamamak beni delirtecek.
Hepinize keyifli okumalar...

Yorumlar